"ETLER ÇOK FAZLA ENDÜSTRİYEL İŞLEMDEN GEÇİYOR"
Geçmişte tüketiğimiz kırmızı etlerin günümüzdeki kırmızı etlerden çok farklı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uludüz sözlerine şöyle devam etti: “Geçmişte hayvanlar doğada serbestçe geziyor ve tamamen doğal yiyecekler tüketiyordu. Bu hayvanlardan elde edilen et ile bugün kapalı ahırlarda yetiştirilmiş, suni yemlerle beslenmiş ve büyüme hormonu, antibiyotik verilmiş hayvanlardan gelen et aynı değildir. Ayrıca, günümüzde etler çok fazla endüstriyel işlemden geçiyor, raf ömrü uzaması için nitratla, koruyucularla ve daha birçok kimyasalla karıştırılıyor veya tütsüleniyorlar.”
"ET TÜKETMEMEK KAS VE BEYİN FONKSİYONLARINI OLUMSUZ ETKİLİYOR"
Hastalara genellikle kırmızı et tüketimini azaltmalarının önerildiğini söyleyen Prof. Dr. Uludüz nedeni ise şöyle açıkladı: “Salam, sucuk gibi işlenmiş kırmızı etler kalp ve şeker hastalıkları riskini artırırken, doğada otlayan hayvanlardan elde edilen işlenmemiş kırmızı et ise sağlıklı ve besleyicidir. Sadece 176 kalori ve yüzde 10 yağ içeren 100 gram kırmızı ette günlük ihtiyacımız olan B3 vitamininin yüzde 25’i, B6 vitamininin yüzde 20’si, B12 vitamininin yüzde 40’ı, demir ihtiyacını yüzde 15’i, çinko ihtiyacının yüzde 35’i, selenyum ihtiyacının yüzde 25’i bulunur. B12 vitaminini sebzelerden almak ise mümkün değildir. Kırmızı et kreatin ve karnitin açısından oldukça zengindir. Kreatin kaslarda enerji depolarını doldurur ve kas gücünü artırır. Karnitin ise yağın enerjiye dönüşmesinde önemlidir. Et tüketmeyenlerde bu maddelerin değeri düşüktür, bu da kas ve beyin fonksiyonlarını olumsuz etkiler.”